28 Aralık 2010 Salı

Leyleği Havada Görmek





Yok duramıyorum gerçekten yerimde; son senenin verdiği hüzünle gezilere iyice ağırlık verdim.Uludağ, zaman zaman İstanbul turları, Fotoğraf çekim gezileri vs.Fotoğraf demişken bahsetmezsek de olmaz.Sonunda başladı İFFOT gezileri çok da güzel oldu hani başlaması. İlk gezi 25 Aralık Cumartesi Balat'a yapıldı.Cuma günkü Uludağ macerasının üstüne müthiş yorgunluğa rağmen çok keyifli bir gezi oldu.Balat ve İsmail Ağa'nın oralarda 14-18 arası dolanmak daha da arttırdı yorgunluğu ama değdi de. Güzel fotoğraflar çıktı.Akşam da Ağa Kapısı'nda denediğim ilk uzun pozlama fotoğrafım olumlu tepkiler aldı; bir tripod alsam demekki ben neler çekicem de :))Madem bu kadar yazdık 1 2 fotoğrafı da paylaşmak lazım geziden kalan.

24 Temmuz 2010 Cumartesi

Yine Bİzimlesin Daddy Cool

Evet uzun zaman oldu yazmayalı ama yeni yazımı Kewell için yazmak çok güzel oldu.Seni çok sevdik biz Daddy Cool.Galatasarayıma geldiğinde inanamadığım, Leeds United'ın sarı saçlı sok kanatta oynayan çoçuğu, Liverpool'u tutmamı sağlayan iki adamdan birisisin sen Daddy Cool.İyi ki kaldın iyi ki üzmedin bizi.İstersen yedek otur istersen çok oyna istersen de tribünde ol ama bizim takımda kal bayrak adam ol.Gol atınca yine Daddy Cool çalsın yine sen gülen yüzünle takıma neşe kat.Bizimle bırak futbolu çünkü sen bitti denilen Galatasaraylı Harry Kewell'sın sen Daddy Cool'sun.
HARRY KEWELL (Daddy Daddy Cool)
Yükleyen nicksiziben57. - En yeni ve en heyecanlı spor videolarını keÅ�fedin.


Harry Kewell'lı Galatasaray Mobile Reklamı
Yükleyen obsessifleader. - Daha fazla spor videosu.

13 Haziran 2010 Pazar

3 mü Bitti Yoksa

Evet 3 bitti galiba; hatta okulun bitimi de yaklaşıyor galiba şunun şurasında kaldı tek sene.Çok çabuk geçti zaman daha okulun ilk gününü dün gibi hatırlıyorum.Hatta ilk tanıştığım arkadaşlarımla tanışma şeklini de(Faruk ve Fatih).Tıpkı Cengiz hocamın ilk gün dediği gibi hızlı geçti.Seneye bu zamanlar neler getirecek bakalım hayat bize.Askerlik, iş, yoksa akademik mi hangisi acaba.Güzel 3 seneydi ama; arada kızgınlıklar üzüntüler sevinçlerle beraber geçti.Ama en çok hangi seneden keyif aldım dersem kesinlikle bu sene derim.Çok yoğun olarak geçen 1 sene aynı zamanda çok güzel de geçen 1 sene.Çok güzel arkadaşlıklara sahip oldum ve umuyorum ki bunlar senelerce sürecek.Çok gezdik çok eğlendik ama en çok da doğum günü kutladık. :))Bütün doğum günleri arka arkaya sıralanmış böyle olunca da fark ettirmeden kutlamak zor oluyordu; herkes nasılsa sonunu biliyordu. :)) Ama güzel ve keyifliydi hepsi.Okulda ki son senemin de böyle keyifli geçmesi dileğiyle diyerek yazıyı da bitirmenin vakti geldi galiba; daha fazla saçmalamadan. :)

20 Mayıs 2010 Perşembe

Yine mi Final Dönemi


Evet yine geldi finaller; hem de bu sefer çok fena geliyor.Dile kolay 11 (ONBİR) ders var sınavına gireceğim.6+5 kuralı uygulanıyor bana sınav zamanı.Neyse ki aynı güne çakışan sınavım sadece 1 tane.Son günlerde yine başladık not arayışına ve bu sefer bir ilginçlik var hiç tanımadığım insanlar not istiyorlar :) hayır mesele not vermemek değil ama kime vereceğimi bilmemek.Zaten stres altındayım tekrar ve tekrar makro, matematik, davranış sınavlarına giriyorum.Tamam çalışmaya başlamamış olabilirim ama bugün açılışı yapıyorum :) Odamı topladım artık o çalışmaya hazır; ben de sabahlamaya hazırım.Sadece Browni Intense, Knorr Çabuk Çorba, Nescafe Gold gibi ufak tefek eksiklerim kaldı onlar da zamanla artık :))

23 Nisan 2010 Cuma

“Sen bırakana kadar bu takımın patronu sensin…’’

Tarih 26 Mayıs 1999. Dünya futbolunun iki devi Avrupa Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu için karşı karşıya. Bayern Münih 6. dakikada Bassler’in attığı golle 1–0 önde ve normal sürenin bitimine saniyeler var…

MANCHESTER UNITED
Protokol tribününde oturan UEFA Başkanı Johansson ve Asbaşkan Şenes Erzik yenlerinden kalkıp kupa töreni için zemin katına inmeye hazırlanıyorlar. Zemine indiklerinde son düdük çalmış, maç bitmiş. Johansson Erzik’e, “Üzülmesi gerekenler seviniyor, sevinmesi gerekenler üzülüyor, ne oldu böyle?” diye soruyor.

Manchester United futbol tarihinin en unutulmaz finallerinden birinde 90 ve 90 artı ikide bulduğu iki golle, oyuna sonradan giren Sheringam’ın ve Solkjaer’le Avrupa şampiyonu oluyor. Adını Avrupa’nın devleri arasına iyice yazdırıyor. Alex Ferguson Kraliçe’den Sir unvanını alıyor. United adı, Çin’den ABD’ye, Türkiye’den Afrika’ya kadar hemen her kıtada dünyanın en güçlü kulüplerinden biri olarak anılmaya başlıyor. İki dakikada değişiyor belki de bir kulübün kaderi.

FUTBOL BU
Ama bu iki dakikalık kaderin değişmesi büyük bir istikrarın sonucu aslında. 13 yıl artı iki dakika belki. 1986’da Ron Atkinson’un yerine göreve gelen Ferguson tam yedi yıl takımı şampiyon yapamamasına karşın işine karışılmadan görevde kalmış. Hem de bir İskoç olmasına karşın. Sonra, sonrası malûm. 12 yılda gelen dokuz Premier Leageu şampiyonluğu. Aynı yıl bütün kupaları toplayan takım olma özelliği. Cantona, Giggs, C. Ronaldo, Rooney, Neville, Beckham, Scholes, Ferdinand, Van der Saar, Van Nistelrooy gibi dünya futbolunun yıldızlarını aynı potada eriten bir teknik adam.

Manchester United şirketleştikten sonra iki Amerikalı; Joel Glazer ve Avram Glazer tarafından satın alınmıştı. Bu iki işadamı Ferguson’a açık çek verdi: “Sen bırakana kadar bu takımın patronu sensin…’’

Sarı Lira Gibi Ömrünüz

Hayatımda ilk defa 21 Nisan 2010 da duydum bu yazıyı(evet şiir değil) ve bu gerçekten çok büyük bir eksiklik kendi adıma.Can Dündar ne güzel anlatmış yine hayatı, sevmeyi, yaşamayı.

'Yaşamak değil, beni bu telaş öldürecek'.
Dediği gibi şairin;
O telaşla, bırakın Paris yolunda ılık
Rüzgârlara taratmayı saçlarımızı
Sevdiğimizle doyasıya bir sohbet bile
edemedik biz...

Gözümüz saatte söyleştik hep,
Koşuşur gibi seviştik, yarışır gibi çalıştık.

Hep yetişilecek bir yerler vardı
Aranacak adamlar, yapacak işler...
Bir sonraki günün telaşı, bir öncekinin tersine bulaştı;
Başkalarının hayatı, bizimkini aştı.

Kör karanlıkta çalar saat sesi yerine;
Kuşluk vakti, kızarmış ekmek kokusu
Veya yavuklu busesiyle uyanma düşlerini
Ha babam erteledik.
20'li yaşlardayken 30'lara kurduk saatin alarmını,
30'larımızda 40'lara, belki sonra 50'lere...
Lakin öyle yanlış kurgulanmış ki hayat,
Kuşlukta uyanma fırsatını sunduğunda size,
Artık uyku girmez oluyor gözlerinize...

Doyasıya söyleşmek,
Telaşsız sevişmek için bol zamana kavuştuğunuzda,
Söyleşecek, sevişecek kimsecikler kalmıyor
Yanınızda...
Özenle yarına sakladığınız bir sarı lira gibi ömrünüz;
Vakti gelip sandıktan çıkardığınızda,
Bir de bakıyorsunuz ki,
Tedavülden kalkmış.

Kimim Ben? Akın Karcı

17.10.1988 doğumlu olan ben ilköğretimi Nilüfer Hatun İ.Ö.O.da liseyi Şişli Lisesi'nde okudum.Şimdilerde de İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesinde okuyarak hayatıma devam ediyorum.Pek parlak bir öğrenci olduğum söylenemezdi lisede.Evet ilköğretimde takdir almadan geçtiğim sene yoktur ama lise ona benzemedi işteHazırlık okumanın verdiği rahatlığı üzerimden atamayınca biraz yorucu geçti kalan 3 senesi lisenin.Son sene üniversite hazırlığı başlayınca daha da saldım liseyi ama normal zamanında bitti ne mutlu ki. :)Sonra bir de Hukuk Fakültesi hayalleriyle her şehirde çok iyi orta arasında bölümler ve üniversiteler tercih edebilecek hakkım olmasına rağmen tercih yapmayınca 1 sene de öyle geçti.İşte okul yaşamım bu yönde hala da devam ediyor. Biraz da okul hayatını atlayıp bu blogun bulunduğu alemde ki serüvenden bahsedersem; aslında geç tanıştığım bir teknoloji bilgisayar ve internet.Lise 2. sınıfta kendi paramla almıştım bilgisayarımı.Yazın az mı ter dökmüştüm kendime verdiğim bu ödülü hak etmek için.Tabi bilgisayarla bu kadar geç tanışınca internet daha sonra geliyor.İnternetle tanışmam da 2007 yazına denk geliyor;yani aranızda daha yeniyim bu yüzden.Çok geç bir tanışma değil mi gerçi yine de kendimi şanslı kabul ediyorum şu anda evinde kendi bilgisayarından bu yazıyı okuyamayan benim yaşımdakiler de yok değil.Evet hızlıca anlattım işte 22 seneyi.Şimdiden de bahsedersem en uygun tabirle yaz için staj veya stajlar, eğitimler ayarlamaya çalışan bir adamım.Malum 3. sene bitmek üzere okulda seneye mezuniyet telaşı da başlar(ki şimdiden başladı).Sonra da ... sonrasına daha var onu da o zaman düşünürüz artık.